yorganaltı sıcaklıgı

tam hayatın güllük gülistanlık oldugunu düşünürken bi el gelir,bozuverir.
durduramazsın.
yahut dus alırken vücuda değen buz gibi bi banyo perdesi ürpertir,hatırlatır dagılıp yıkılan ne varsa.
ısıtamazsın.
ve uzun geceler düşünüp,uykusuzlugun eşliğinde aldıgın kararların hiç birini uygulayamazsın bi türlü.
ne o sabah erkenden uyanabilirsin.
ne de norm uykunu tadarsın.
tam kabusunun ortasında çalar telefonun alarmı
ve erteleyerek başlarsınız kararlarınızı ertelemeye.
ve normalden daha geç başlarsınız o güne küfrederek.''küfrederek'' diyorum ya yanlıs anlasılmasın.ortada ne bir asi vardır,ne de asaletin kokusu.
ortalarda kalmıslıgı sindirememiş bi bünyenin dibevurumları,dışavurumlarıdır ertelemeleriniz de.
hep ''yarın'' için uyursunuz.
''yarın''dan da bişey alamadıgınızı gördükçe tiksinirsiniz kendinizden.
bazen ''narsist'' olursunuz telefondaki tanıdık bi sesle.
bazen ''arsız''.
anlaşılamazsınız karsınızdakini anladıgınız kadar.
ya da anlatamazsınız.
o banyo perdesinin arkasında üşümenin alışkanlıgı sarar bünyenizi.
perdeyi kaldırıp da banyonun ortasında dus almayı,arınmayı akıl edemezsiniz.
soguk kalır içinizde ne varsa.
yorganaltı sıcaklıgı ve yorganaltı düşleri kadar hiç bişey ısıtmaz olur...
ısınamazsınız düşleriniz haricinde uygulamalarınızla..

0 yorum:

Yorum Gönder